Hikayem

                     Aral’ın maceraları 
1572 yılında Ötüken dağlarında kerpiç bir evde yaşayan Aral isminde bir tüccar varmış.Tüccarın bir evi ve bir devesi varmış.Onuda gobi çölünde yakalamış.Siyah tüylü erkek bir deve imiş.Aral Bey genellikle ipek,deri,un vb. şeyler satarmış.Zaten Moğol topraklarında pek tarım yapılmıyor.Kazandığı parayı mal almak için harcarmış.Bazen hiç yemek yemezmiş.Aral Bey çok iyi ok atarmış.Aral Bey işten kalan zamanında bazen ava çıkar deve,dağ keçisi ve at avlarmış.Avladığı hayvanların derisini satarmış.Yolu Osmanlı’ya düşmüş.Sağ Salim Osmanlı’ya varmış.Bir kervansarayda dinlenmiş derileri satmış.Sonra Osmanlı’yı gezmeye çıkmış.Bir köy görmüş orada bir çiftçi onu görmüş.Aral’da onu görmüş selam vermiş.Adamda selamını almış.İsmini sormuş Aral demiş.Adam Mahmut demiş öyle tanıştılar 
                                                                                             5
Nasıl yaşadığını sormuş.Adamda anlatmaya başlamış kerpiç evde yaşıyorum.Hayatım zor bir devem var onuda gobi çölünde buldum.Bazı günler aç yatıyorum işten arta kalan zamanda ava çıkıyorum at,deve,dağ keçisi falan avlıyorum dedi.Mahmut Bey şaşırdı at avlamasına.Dediki bizim dinimizde atın kurbanı olmaz ama yiyende var ama sütünü içiyorlar dedi.Aral da sözüne devam etti bazen devesinin tüylerini kırkıyorum böyle hayatım demiş.Aral bey merak ettiği bir soru var Türklerin dini ne ? Mahmut Bey’e sormuş.O da İslam demiş.İslam nedir demiş.Mahmut özet geçmiş.Aral bey Budizm’i bırakıp İslamiyeti kabul etmiş.Doğru yolu bulmuştu.Mahmut bey onu evine davet etti.Aral Bey seve seve kabul etti.Devesini ahıra yerleştirdi ve eve yerleşti.Mahmut bey yemek hazırladı Türk yemeklerini tanıyordu Türk kültürüne hemen alışmıştı.Aral Bey Osmanlı’ya yerleşmeye karar verdi.Mahmut’la aynı evde kalıcaktı artık.Aral bey ok ve yayını aldı yola çıktı biraz gezmeye çıktı yolda bir harami çetesi gelmesin Aral hepsini göz açıp kapayıncaya kadar hepsini öldürdü.At arabalarında
                                                                                              6
birşey olabileceğini düşündü ilk arabada bir kış yetecek kadar erzak ikincide altınlar üçüncü de de altın dördüncüde bir sürü silah vardı.Aral atların hepsini Eve götürdü.Mahmut Bey’e herşeyi anlattı.Altınları aralarında paylaştılar silahları aldılar.Osmanlı’nın misafirperverliğini çok sevmişti.Devesini kırpıp kendine yastık yaptı.Tarlada çalıştı buğday hasadı geldi Buğdayları paylaşıp değirmene götürdüler orada un öğüttüler unuda fırına sattılar.İkiside bir tomar para kazan mışlardı.Yıl 1573 Aral devesi ile birlikte Çin’e gidecek oradan ipek,barut,deri ve hediyelik eşyalar getirecekti.Mahmut Bey ona yolluk hazırladı sonra ok ve yaylarınıda aldı her an gittiği yerde saldırıya uğrar diye.Çin’e gemi ile gitmeye karar verdi.Devesini bir yere yerleştirdi ve yerine oturdu.Çin’e vardığında Liaoning limanında durdu Pekin’e doğru yola çıktı bir yerde durup parasını Çin parasına çevirdi.Pekin’e vardığında bir konakta dinlendi yemeğini yedi tekrar yola çıktı.Bir dükkandan 3 kutu barut aldı bir yerde deri ve ipek ve son durduğu yerde süs eşyaları ve vazo aldı.Kalan parasını gemiye vermişti.Sağ Salim İstanbul’a varmıştı.İlk olarak devesini                                                                            7
Boşalttı Mahmut Yemek hazırlamıştı.Aral’ın karnı çok acıkmıştı.Yemeği yediler konuştular Sonra yatmaya gittiler.Ertesi gün Aral devesini alıp çarşıya gitti.Eşyaları satıp biraz para kazandı.Aral Mahmut’a sürpriz yaptı ona Çin’den getirdiği vazoyu hediye etti.Mahmut mutlu olmuştu buna çiçeklerini koyabilirdi.Aral bir yerden Çin mantısının tarifini almıştı akşama Çin mantısını yapmıştı.İkiside doyasıya yediler.Mahmut tarlasına karpuz ekicekti.Sulu sulu yazın hep birlikte yeriz diye düşünmüştü.Karpuzları ekmişti.Aral barutların birazını satmamıştı gece patlatmak için kullanacaklardı.Akşam oldu bir tanesini yaktılar yükseğe çıktı ve bomm! patladı.Bir kere daha diye diye hepsini patlattılar çok eğlenmişlerdi.Aral biraz hayvanlarla ilgilenmek istiyordu.Koyunları otlattı ve onların sütlerini sağdı.Sütlerden yoğurt ve peynir yaptılar.Yoğurttanda ayran.
                                                                                          8
Aral ayranın tadına ilk defa bakmıştı ama tadını çok sevmişti.Ertesi gün Çin’e gidecekti koyun sütü,yoğurdu,peyniri bunları satacaktı.Çin’de hayvancılık yaygın olduğu için bunu komşu ülkelere satacaktı.Bunları önce İstanbul limanından Afrika ülkelerinden birine gönderecekti.Aral devesine bindi okunu yayını ve yolluğunu alıp ipek yoluna girdi.Bu sefer devesinde yük olmadığı için üstüne bindi ve karadan gitmeyi tercih etti.Oradan birsürü süs eşyası ve 3 kutu barut aldı.Biraz gezmek istiyordu.Sokaklarda bir sürü yemek yapan insan vardı.Aral sokak satıcılarının çalışmasını sevmişti.Bir tane makarna yapan adam gördü ondan bir tabak makarna istedi.Adam hemen hazırladı.Aral tadını beğenmişti.merak ettiği bir soru var.Çin’de başka ne satılıyordu?Buna gezeceği zaman görecekti.Aral hemen gemiye bindi ve İstanbul’a döndü.Bu sefer eşyaların birazını sattı kalanını eve götürdü.Hemen yanan sobanın başında uyudu.                                                                              9
Kabûs görmüştü.Rüyada ev yanıyordu ve Mahmut evin içinde yanarak ölmüstü.Ama uyandığında her şey yerli yerindeydi.Mahmut kahvaltı hazırlamıştı.Kahvaltıya oturdular ve başından geçen herşeyi anlattı.Mahmut -Bu çok normal sobanın başında uyuya kalmışsın başka ne görecektin ki dedi.Aral-Ben Çin’e gidiyorum bir şey ister misin dedi.Sadece ipek getir dedi Mahmut.Çin’e vardı sadece ipek aldı ve hemen Liman’a gitti.Bir kaç saat sonra İstanbul’a vardı.3 çuval Mahmut için aldı.Aral Hemen ipekleri terzilere sattı.3 çuval ipeğide kendileri kıyafet dokumak için aldı.Kıyafetleri dokudular birazı kendilerinin kalanını sattılar.Aral 3 gün tarla ve hayvanlarla ilgilendi akşam olduğunda masaya oturup yemek yemeye başladıklarında Mahmut Bey söze girdi.Sürekli Çin’e gidiyorsun birazda Hint topraklarına gidesin.Orada çok fazla baharat üretiyorlar bence bir git beğenebilirsin dedi.Bu fikri beğenmişti.Önce devesi ile gemiye bindiler sonra Hintlilerin yanına gittiler.O zaman oralar İngiliz toprağıydı.Aral hemen baharatları aldı biraz gezmeye başladı her yer çok pisti insanlar hiç hijyenik değildi bir yerde durup yemek yedi yemek aşırı baharatlıydı ama yinede temizdi.Aral gemiye binip İstanbul’a gitti.Baharatların birazını eve götürdü birazını sattı.Nedense Aral’ın sattığı 
                                                                                              10
her şeyde bir hayır var her sattığı ürün saniyesinde tükeniyor.Akşam eve geldiğinde Mahmut onun için harika bir sofra hazırlamıştı.Getirdiği baharatlardan yemek ve tatlı yapmıştı.Yemekler yendi tatlılar yendi bayram hazırlıkları yapılmıştı çünkü yarın kurban bayramı idi.Aral devesini Mahmut Koç kesecekti.Sabah oldu camide bayram namazını kıldılar abdestleri bozulmamıştı o yüzden dua okuyup kurban kestiler.Aral’ın 1500 kg eti Mahmut’un 200 kg eti çıkmıştı.Etleri birbiri ile paylaştılar.Aral kapı kapı dolaşıp herkesin derisini aldı ve onları dericiye götürüp deri eşyalar yaptırdı ve gemi ile Hintlilere gönderdiler.O para ve biriktiği parayla 2 tane kır at aldı.Aral Bey nasıl iyi ok atıyorsa Mahmut’ta o kadar iyi kılıç kullanıyordu.Biri kılıçla saldırı yapsa Mahmut kılıca vurur kılıç adamın göğüsüne saplanırdı.Aral kılıç Mahmut ok dersi aldı birbirlerinden.Böylece zor durumda kaldıklarında ikisinde kendilerini savunacaklardı. adam Hint topraklarına gitti atları araba çekiyordu böylece daha çok baharat taşıyacaktı.Atlarına yükledi tüm baharatları gemiye yükledi atlarıyla beraber gemiye binip İstanbul’a gitti.Biraz İstanbul’u gezmeye
                                                                                            11
Yolda at sesleri duydu harami olduklarını düşündü ve saklandı.Gelenler gerçekten haramileri.Oklarıyla hepsini teker teker öldürdü.Haramilerin kazandığı altınları ve erzakları aldı.Erzaklar onlara bir kış yeterdi.Erzakların içinde pekmez,reçel,peynir,kuru et,salça ve hurma idi.Hurmayı Bağdat’tan çalmış olmalılardı.Hemen Mahmut’un yanına gitti.Ona seslendi -Mahmut Mahmut neler bulduğuma bakmalısın. -Sakın ol dostum ne buldun dedi ve gördükleri karşısında şok oldu içeride bir kış yetecek erzak,çil çil altınlar hepsini görünce çok şaşırdı.Mahmut hemen dediki -bir köşk yapalım kovanlar alıp arıcılık yapalım biraz sanat öğrenelim herşey yapalım herşey.Önce olta ve balıkçılık malzemeleri aldılar.Göle gidip balik tutmaya başladılar bir sürü balık tuttular ve bir tarihi eser buldular eser belki roma dönemine belki Bizans’a.Eseri temizleyip saraya verdiler.Padişah o vazoya daha iyi bakarlardı.Ardından bunun ne olduğunu sordu Aral.Mahmut çömlek dedi.Aral çömleğin ne olduğunu sordu.Mahmut açıkladı.Aral hemen ders almak istedi Mahmut’ta kabul etti sabah ilk iş ders alacaklardı.
                                                                                   12
Sabah oldu ve hemen çömlek yapmaya başladılar ilk çömlekleri başarılı olmuştu fırına verdiler ve boyadılar.Daha çok yapıcaklardı.Eve,Çarşıya yurt dışına herşey için çömlek yaptılar.Akşam oluyordu eve dönüp yemek yediler çömlekleri ayırdılar.Ertesi gün Hintlilere çömleklerini sattılar.1574 yılı sadece Hint topraklarına gitti.1575 yılında Ticaret yapmak için Asya değil Avrupa’ya gitmek istiyordu.Avrupa’dan Fransa’ya gitmek istiyordu Fransa’nın peynirleri meşhurdu Mahmut 2 çeşit peynir getirmesini istemişti.Aral getirmeyi kabul etmişti.Hemen atlarını hazırlayıp Fransa gemisine bindi ve Fransa’yı gezmeye başladı.Fransa ‘da gördüğü  ilk Mandıradan peynirleri aldı.Versay kalesinin yanından geçti.İhtişamlı yapısından dolayı kraliyet sarayı olabileceğini düşündü.Aral bey İstanbul’a geldi peynirleri sattı ve Mahmut Bey içinde getirdi.Mahmit çok mutlu oldu onları kahvaltıda yiyeceklerdi.Ertesi sabah marangozdan   20 tane  kovan yapmasını istedi.Artık arıcılık yapacaktı.Ama arıcılığı sıklıkla Mahmut yapıyordu.Aral Fransa’ya gitmişti Fransa’dan peynir aldı gemiyle Osmanlı’ya gönderdi.Ama kendi İtalya’ya gidecekti.Bu sefer orayı merak ediyordu.Ama fırtına çıktı gemi Hamburg Limanına geldi.Aral bey bu sefer sakın oldu Alman topraklarınıda gezecekti.Biraz gezmeye başladı karnı
                                                                                         13
     çok acıkmıştı bir tane dükkan gördü oradan sosis adı verilen yiyeceği tattı tadını beğenmişti.Biraz evde yemek için aldı.Orada schinitzel ve brotchen ekmekleri aldı.Bunları evde yiyeceklerdi.Biraz gezintiye çıktı birden atlılar gördü bunlar haramileri her yerde harami vardı.At arabasında barut fıçısı gördü çakmağıyla okun ucunu yaktı ve fıçıya nişan aldı ve bomm!!! Herkes havaya uçtu.Aral gemiye binip eve gitti.Getirdiği şeyleri yediler.Mahmut başından geçenleri merak ediyordu Aral’a anlatmasını istedi Aral anlattı.Mahmut biraz şaşırdı ve söze girdi. -Avrupa’da çok harami var bence biraz Avrupa’yı bıraksan mı dedi.Aral’ın bırakmaya niyeti yoktu gidecekti.1 hafta evde kaldı ardından Fransa’ya gitti.O sene 30 kere Fransa’ya gitmişti .30. gidişinde bir harami çetesi kervana saldırıyordu Aral 2 saniyede haramilerin hepsini öldürdü.Kervanda kimsenin başına bir şey gelmemişti.Bir kadında ona teşekkür etmişti evlerine kadar onlara eşlik etti.Yolda kendinden biraz bahsetti kadının ismi Rukiye idi.Ailesi ona teşekkür etti.Aral eve gitti başından geçenleri Mahmut’a anlattı.Mahmut dediki -O zaman kız istemeye gidelim dedi.Aral’ın kardeşi,annesi,babası yoktu ama evlenecekti.O yüzden işi sağlama almak için altınları da yanlarına aldılar.Evlerine gitti.Biraz sohbet ettiler ve kızı istedi.                                                                                    14
Babasına verdi ama şartları vardı.2 küp altın, 200 koyun,100 deve ve bir tane köşk.Onlar teklifleri kabul etti.önce hayvan pazarından 200 koyun ve 100 deve aldılar sonra 2 küp altın verdiler.Sonra kocaman bir Köşk yaptırmaya başladılar.1576 yılının ilk bahar ayında köşke yerleştiler.Rukiye eve hemen alıştı.Aral bey Şimdi İtalya’ya gidecekti.Biraz hayatından bahsedecek olursak artık yurtiçinde de satış yapıyor evsizler vakfınada bağış yapıyordu.İtalya’ya gitmek için gemiye bindi.İtalya’ya vardı İlk olarak Venediğe gitti.Orada gondol turu yapıyorlardı.Aral bey gondol turu yaptı harika idi.Ardından Roma şehrine gitti.Orada colessium (kolezyum)binasını ziyaret etti.Orası Roma imparatorluğundan kalma olduğunu düşünüyordu.Venediğe bir kere daha gitti o zamanda maske festivali vardı oda katılmıştı.Orada pizza,makarna ve lazanya adlı yemekleri yedi.Malzemelerini gemi ile İstanbul’a gönderecekti birazı ev birazı satmak içindi.Birde mektup yazdı mektupta şunlar yazıyordu.(Bir süre sizi göremeyeceğim çünkü İtalya harika biryer bir süre daha kalmak istiyorum siz beni merak etmeyin ben başımın çaresine bakarım)yazıyordu mektup eve kısa
                                                                                           15 
sürede ulaştı Mahmut ve Rukiye mutlu olmuşlardı.Rukiye Mahmut’la iyi anlaşıyordu.Rukiye cesur ve özgüvenli biriydi her zaman öne çıkar ve geri çekilmezdi.Aral bir gurup insan gördü çok garip davranıyorlardı yanlarına gitti ve hoop!Aral’ı kaçırdılar.Atlarınıda yanlarına aldılar ve gemiye binip Fransa’ya gittiler.Meğerse bunlar Aral’ı her zaman takip ediyorlarmış.Zihin unutucu ilaç verip zihnini unutturdular.Artık kendini Türk(Aral bey Moğol’dan dönme biri)değil Fransız sanıyordu,tüccar değil harami sanıyordu.Şehrin deccali olmuştu artık.Ondan 3 ay boyunca haber alamadılar taki o acı haberi alana kadar.Biri mektup yazmıştı mektupta(arkadaşınız artık bizden biri harami o yüzden sizin sonunuzu o getirecek)yazıyordu.Mahmut ve Rukiye şaşırmıştı Aral’ın kolunu kesseler harami olmazdı ama bu işin içinde bir iş olduğunu anlamaları çok geç olmadı ilaç verip zihnini unutturup kendilerinden olduğunu anladılar.
                                                                                            16
Aral İstanbul limanını yakıp yıkıyorlardı biri onu okla vurunca yaralandı sonra kendini suya attı.Kolundan oku çıkardı çok kan kaybediyordu ceketini çıkarıp koluna sardı ve yüzmeye başladı.Heryerde devriye memurları ve gemiler vardı her an yolculuğun sonuna gelebilirdi.O yüzden dalarak yüzmeye başladı.Uzun süre nefesini tuttu ve su yüzüne çıktı.Kimse yoktu ve karaya bastı.5 arkadaşı ölmüştü kalanlarla birlikte şehire baskın yaptı yaktı Türk,Rum tüccar kervan herkesi öldürdü diğerleri dükkan soyuyordu.Bu sefer balıkçı barınağını bastılar ama balıkçılar her şey için hazırdı onlara tuzak kurmuşlardı olta ipini kapıya bağladılar tuzağın önüne közlü ateş koydular eğer kurtulurlarsa ok ile vuracaklardı.İlk olarak çete liderinin sağ kolu girdiği an közlü ateşe düştü ve yanarak öldü balıkçılar Aral ve diğer haramileri ok attılar Aral ölmedi ama 2 kişi kalmıştı çete lideride ölmüştü.Aral ve çete üyeleri kaçtı.Balıkçılar ateşi söndürüp tuzağı bozdu ve cesetleri denize attılar böylece cesetleri bulunamazdı.Aral sırtından vurulmuştu bir yere kamp kurup ateş yaktılar okun birazını kırdı ve kılıcını ayeşe soktu ve yaraya değdirdi ve yarası geçmişti diğerlerinde öyle iyileştirdi.Karınları acıkmıştı paraları da yoktu o yüzden yiyecek bulmaya karar verdi.Bir tarla gördüler tarlada
                                                                                         17
karpuz vardı.Aral gitmek istemedi sahibine yakalanmak istemiyordu o yüzden biri nöbet tutacaktı biri gidecekti o yüzden dikkatli olmalılardı.Adam karpuzu aldı tam gidecekken tele takıldı telden çıktı sonra ipe takıldı ve hoop adam kurbanlık koyun gibi asılı kalmıştı ev sahibi o anda adamı okla kalbinden vurdu.Nöbet tutan adamda kaçarken onu ayağından vurdu ve kılıcını çıkardı Aral o sırada sırra kadem basmıştı.Tek sorunda kılıcını orada bırakmasıydı Ev sahibi kılıcı adamın kalbine saplayıp çıkardı.Adamda karpuzunu alıp eve gitti.Aral paçayı kurtarmıştı ama bugün aç yatacaktı ama o arada aklına bir fikir geldi atlarından birini kesip yiyecekti.Dal toplayıp ateş yaktı ama kesici aleti yoktu.Hemen sivri bir dal yaptı ve Atına sapladı.Atın derisinden kendine bir kürk yaptırabilirdi.Aral koca bir atı tekbaşına yedi.Ertesi sabah olsuğunda çok üşümüştü hemen bir derici bulmalıydı.Zor da olsa derici buldu derici sobayı yakmıştı.Aral dericiye selam verip kürk yapmasını istemişti Aral cebindeki son parayıda verdi.Derici ona bir çay ısmarlamıştı Aral’ın içi ısınmıştı.Derici kürkü yaptı ve Aral ısınmıştı saçı sakalına karışmıştı ve çok kirliydi bir hamam bulup temizlenmesi
                                                                                           18 
lazımdı.Atının birini daha bulmuştu hemen üzerine bindi ve para bulması lazımdı.Aral’ın kılıcı,bıçağı falan yoktu.Bir ağaç gördü ve dallarından birazını kopardı ve onlardan kendine ok yaptı ama tek sorun şuydu yayı yoktu.O yüzden okları kırıp kendine bir mızrak yaptı.Mızrakla bir tane adamı öldürdü ardından herkes ona ok atmaya başladı ama kürk onu koruyordu bir çöplüğe saklandı.Her yeri dahada pis olmuştu.Askerler gidince çıktı bir yere oturdu ve para dilenmeye başladı.Kazandığı para kıyafet alacak kadar vardı.Ama saçlarını ve sakalınıda kesmesi gerekti.Kirli dolaşmayı hiç sevmezdi.Dilenmekte çare bulamadı sonra şekilden şekile girmeye başladı.2 günde biraz para topladı önce saçını kesti sonra yıkandı yeni kıyafetlerini giymişti.Atına atlayıp köy basmaya gitti.Yanına mızrak aldı ve köye gitti önce 2 gün kamp kurdu köyü tanıdı baskına başladı ama köylüler hayvanlarını Aral’ın üzerine salmıştı Atından düştü ayağa kalktı tekrar hayvanlar geldi.Atı onu üzerine almıştı sonra atının ayağına diken battı ve üzerinden attı.Aral dereye düşmüştü hafızası az yerine gelmişti 
                                                                                         19
boğuluyordu 2 kişi yardımına geldi.Bu kişi Mahmut Bey ve Rukiye idi.Mahmut onu kurtardı ve Rukiye ile beraber eve götürdüler.Eve gidince ona çay hazırlayıp çorba yaptılar.Aral’ın zihni yerine gelmişti Başından geçen herşeyi anlattı Mahmut baya şaşırdı Rukiye’de şaşkınlığını gizleyemedi.Aral’ın üstü ıslanmıştı o yüzden kuru kıyafetler giyip yatağına yattı.Ertesi gün biraz hayvanlarla ilgilendi birazda tarla ile ilgilendi tarlada karpuz yetişmişti.Aral bey arabasına karpuz yükleyip Bağdat’a satmaya gitti.Bağdat’tan kahve ve hurma getirdi.Birazını eve aldı birazını sattı.Aral bey ticaret yapmayı özlemişti zaten.Uzun bir süredir beyni yıkandığı için ticarette yapamadı.Aral Bey Kars’a gitmek istiyordu.Oradan deri getirip işleyip satacaktı.Atını karsa doğru sürdü Kars soğuk olduğu için yanına kalın kıyafetler almıştı.Kars’ta karlar daha yeni erimişti.Aral Bey bir tane çiftiçiden bir araba dolusu deri aldı ve atını İstanbul’a sürdü.Yol uzun olduğu için geceyi kervansarayda geçirdi ve ertesi sabah kahvaltı yaptıktan sonra İstanbul’a doğru yola çıktı.Kars’ın bitki örtüsü bozkırdı her yerde meralar ve buğday tarlaları vardı.Herkes genelde kalın kıyafetler giyiyordu hava soğuktu ve genelde büyükbaş hayvancılık yapıyorlardı
                                                                                         20
  Kars güzeldi.İstanbul’a vardıklarında ilk önce beyninin yıkandığı zaman gittiği dericiye gitti.Orada deri malzemeler yapıp yurt dışına satacaktı.Önce limana gidip gemi ile Avrupa’ya deri eşyaları gönderdiler.Aral Ötüken’i özlemişti oraya ticaret yapmaya gidecekti.Önce arabaya kabak yükleyip atını Ötüken’e sürdü.Kabakları sattı biraz dolaşmaya başladı yanına oklarınıda almıştı.Bir kervan gördü bir harami çetesi vardı.Kervanda neyseki boştu haramiler kimseye zarar vermedi.Aral Bey’in atının aynısı olan bir araba gördü.Adamı sessizce vurdu.Adamın atını kendi arabasına bağladı ve adamın  kıyafetini giydi ve çeteye katıldı.Artık harami çetesinin sonunu getirecekti.Kerpiç bir eve vardılar.Harami şefi plan yapıyordu söyle diyordu
                                                                                        21
Bugün dinleneceğiz ama bir kişi nöbet tutacak bi gece dinlenip yarın sabah kervan ve dükkan soyacağız haydi şimdi yatın.Nöbet sırası arkadaşları sandıkları Aral’da idi.Barut fıçılarını aldı her yere döktü atlarının ayağına keçe bağlayıp uzaklaştı.Okun ucunu yaktı ve barut fıçısına nişan aldı ve gümm!!! Haramiler havaya uçtu buyurun cenaze namazına.
  Sonunda bunlardan kurtulmuştu.Hedef ev idi.Sağ Salim eve vardı.Rukiye ve Mahmut onu bekliyordu neler olduğunu sordular.Aral herşeyi anlattı.İkisi baya şaşırdı.Bu adamın başına gelmeyen hiçbir şey kalmamıştı resmen.Aral sabah olduğunda uzun zamandır ilgilenemediği arılarla ilgilendi.Aral Bey Topladığı balların birazı ev için kalanını pazarda sattı.Baya para kazanmıştı.Parayla kendine biraz daha kovan satın aldı ve arıları kovanına yerleştirdi.
                                                                                        22
Ağaç dalındaki kovanların balını topladı.İki kovan nakil etmişti.Bu ballarda ev içindi.Aral çömlek yapıp satmaya karar verdi.Biraz çamur alıp çömlek makinesine koydu ve çömleklerini yapıp fırına verdi.Çömlekleri boyayıp Hamburg’da satmaya karar verdi.Arabasına yükledi ve gemiye bindi.Bir kaç saatte şehre vardı.Çömlekleri bir adama sattı.O arada yeni bir arkadaşı olmuştu.Adı Thomas’tı ama çok çıkarcı ve paragöz biriydi.Ne zaman yemeğe gitseler Thomas para vermez ve bahanesi hiç eksik olmazdı.Bir gün yolda giderken saçı sakalına karışmış bir adam gördüler.Adam -evladım bana biraz para verir misiniz dedi.Thomas karşı çıktı ama adam Thomas’a vurarak bayılttı.Aral ellerini havaya kaldırıp kılıcını yere attı.Adam Aral’ın ellerini bağlayıp ağzını bağladı.İkisinide arabasına attı ve Aral’ın atlarını kesti.At arabasınıda kendi atına bağladı.Adam peruğunu çıkardı ve kahkaha attı.Meğerse bu adam insanları kaçırıp onları köle olarak çalıştırırmış.10 dakika sonra karakol gibi bir yere geldiler.Burası masum insanları köle olarak kullandıkları bir yerdi.Aral ve Thomas’ı
                                                                                             23
Araba’dan indirdi ve onları çözdü.Diğer kölelere atların derisini yüzdürüp kendine kürk yaptırdı.Aral ve Thomas’a bugün  et doğrama ve pişirme görevini vermişti.Her gün herkese başka bir iş veriyordu.Mesela çöp toplayıcı tarla sürücü bunun gibi işler veriyordu ama karşılığını vermiyordu.Akşam olduğunda herkes at eti yedi ama bazıları tadını sevmedi.Herkes at eti yiyemezdi kimine ağır kimine yağlı kimine sert gelirdi.Rukiye ve Mahmut endişelenmişti artık Aral’ın başına bir şey geldiğini düşündü Mahmut şunları söyledi -Ben Hamburg’a onu aramaya gidiyorum onu kaderine bırakamam yanıma biraz daha kılıç alayım belki başkalarıda vardır diye düşündü.Yanına bir kaç tane daha kılıç aldı ve Atina bindi.Mahmut bey siyah saçlı ve sakallı biriydi.Saçları sakin,sakalı kirliydi.Hiçbir zaman geri çekilmez ve özgüveni tam biriydi.Yanına iki at aldı ve Liman’a gitti.Hamburg gemisine bindi.Birkaç saate yakın Hamburg’a vardı.Herkese teker teker sordu ama kimse Aral’ı tanımıyordu.
Mahmut 2 gün herkese böyle sormaya devam etti ama 2. gün olayın olduğu yere varmıştı.Oradaki bir esnafa sordu.
                                                                                            24
 
Esnaf olanları görmüştü Mahmut’a herşeyi anlattı Mahmut teşekkür edip oradan ayrıldı.Yolda bir kaç kişiye daha sordu ve Aral’ın nerede olduğunu öğrendi.Karakolu buldu ama kapıda nöbetçiler vardı.O yüzden arka tarafa gitti.Burada hücreler vardı.Birinde Aral vardı.Mahmut Aral’ı bulmuştu sessizce ona seslendi ve kılıcı ve bıçağı attı diğer hücrelerdeki kişilerede kılıç ve bıçak attı kendilerini kurtarmak için.Aral gardiyana seslendi ve boğazına bıçak sapladı.Gardıyandan anahtarı aldı ve hücrelerdeki herkesi serbest bıraktı.Bir yerden ip bulup Mahmut yukarı çıkardılar.Gelen gardiyanların işini bitirdi.İşte o zaman direniş zamanıydı herkes birbirlerini kurtardı ve askerlerini öldürüp kılıçları aldılar.Mahmut oranın sahibi ile diğerleri muhafız ve askerler ile savaşıyorlardı.Mahmut bir kaç hamleden sonra adamın kılıcını yere düşürdü ve adamın kellesini kesti.Aral’ı çağırdı kelleyi al ve bedenini göm dedi.Hemde gömüldüğü yere mezar taşı dikilmedi.Adam artık tarihe karıştı.Kelleyi alıp saraya hediye olarak gönderdiler.Saraydakilerin tepkisi şaşkınlıktı.Hemen Mahmut’u bulup ona küp küp altın verdi.Mahmut’ta diğerleri ile birlikte gemi ile İstanbul’a gittiler.                                                                                25
 
Aral Mahmut’a çok teşekkür etti.Mahmut Thomas ile tanıştı Mahmut’tan öğreneceği çok şey vardı.Aral onu eve davet etmişti.Rukiye onları karşıladı yemek ve tatlı yaptı.Aral başından geçen herşeyi anlattı.Herkes çok şaşırmıştı.Aral ve Thomas yarınki planı düşünüyorlardı.Sonuçta bir kaç gün misafir olacaktı.Yarın birlikte Galata kulesi,Selimiye camii,Kapalı çarşıları gezeceklerdi.Tabiki Rukiyede gelecekti.Aral önce hayvan pazarından 2 tane kahverengi at aldı.Eve gelip biraz arılar,hayvanlar  ve tarla ile ilgilendiler.
Ertesi gün Hep beraber Galata kulesine gittiler.Şehrin tüm manzarası oradan görünüyordu resmen.Atlara binip Edirne’ye gittiler.Oradan Selimiye Cami’ye  gittiler namaz kıldılar ve oranın tarihini okudular.2. selim tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır.İstanbul’da cami yapacak tepe olmadığı için Edirne’ye yaptırıldı.Selimiye Cami’nin yapıldığı tepede bir meyve bahçesi vardı oranın sahibi ilk başta vermek istemesede sonra ikna oluyordu.Aral’lar şimdi İstanbul kapalı çarşısına gittiler.Çarşıdan halı,baharat,giysi,fincan,çeyiz sandığı gibi şeyler aldılar gün bitmişti.Eve gittiklerinde atlarındaki eşyaları boşaltıp eve gerleştirdiler Thomas kendi eşyalarını aldı ve eve geçip bir güzel dinlendiler.Ertesi sabah iş günü idi kovanlarla ilgileneceklerdi balların birazı
                                                                                          26                     
    Thomas içindi.Birazını gemilere verip onlarda Avrupa’ya sattacaktı.Öylede oldu.Thomas hayvancılık,tarım, çömlekçilik nedir onu öğrendi.Thomas Hamburg’a geri gidiyordu ona hediyelerini ve yemeklerini verdiler birşey unutmamıştı.Thomas’ın gittiğine üzülüyorlardı bir sürü anısı olmuştu.Aral çömleklerini Çin’e satmaya gidecekti.Uzun zamandır Çin’e gitmiyordu onun içinde bir değişiklik oluyordu bu sefer oradan ipek getirmeyecekti et ve deri yani av yapacaktı.Atını ve arabasını hazırladı ve atını Çin’e doğru sürdü.Çin’e giderken başına bir şey gelmedi.Bir köyden geçerken köy halkı onu durdurdu ve ne sattığını sordular.Aral çömlek dedi.
Köy halkı çömleklere biraz göz gezdirdiler,sağlaml-
ığına baktılar,kullanış amacına sonra beğendiler ve çömle-
klerin hepside bitti.Tibet’e doğru yola çıktı Tibet platosunda bir sürü Tibet sığırı gördü.Bir sürü avladı,derilerini yüzdü
kemik ile eti ayırdı.Yolda kervansarayda duracak geceyi orada geçirecekti.
Bu sığırların eti ve derisi çok işe yarıyacaktı ve hayvan
kesme sayısı biraz azalırdı.   
                                                                                      27

Gece olmuştu bir kervansarayda durdu ve dinlendi kahvaltı-
yı orada yaptı ve bir kaç saat sonra İstanbul’a vardı.Önce biraz ev için et ayırdı sonra sırayla et işletme tesislerine etleri gönderdi.Derileri birazı dericilere birazı deri işletme tesislerine gönderdi.Birazda kendi için deri bırakmıştı kendine bir palto yaptırdı.Çin seyahatinde hep bir şey dikkatini çekmişti pirinç tarlaları.Pirinç göl veya tamamen su dolu yerlerde yetişir ayrıca sıcak bir yer olması gerekiyor bunun için en uygun iklim Muson iklimi.Onlar Akdeniz ikliminin görüldüğü yerlerde yaşıyorlardı.Köyün 
yakınlarında bir su kaynağı vardı pirinç tarlalarını dere suyunun birazını keserek tarlalarına dolar taşar alta
gider alta gider en sonunda taşarak dereye akar böylece
su israf edilmemiş olur.Sadece su biraz az akar ama altta daha fazla akar.Pirinç tarlaları 6 katlı ve geniş olacaktı.Hemen
çamur hazırlayıp işçi tutup tarlaları yaptırdılar.Su kaynağı-
ndaki suyun birazını tarlaya doğru çevirdi suyun birazı oraya akıyordu taştıkça taşıyor en son tarla dolduğu zaman dereye akıyordu.                                                                          28

Pirinç hasadı gelmişti Aral,Mahmut,Rukiye hep birlikte pirinç toplamışlardı pirinçleri tekrar ektiler onlarda biraz zaman sonra yetişirdi.Aral bu sefer Rukiye’yi de yanında götürmeye karar verdi.Sadece evde durması hiç adil değildi.Pirinç yükleyip Avrupa’ya satmaya karar vermişti.Rukiye ile birlikte gemiye binip Hamburg’a doğru yola çıkmışlardı.Yanına ne olur ne olmaz bir küp altınını da almıştı.Pirinçleri bir depoya satmıştı oradanda market,pazar gibi yerlere dağıtılıyordu.Atlarına binip biraz gezdiler.Orada pek gezmediler ama oradan biraz hediyelik eşya,yemek aldılar.Ayrıca Thomas’ı görmeye gittiler.Thomas onları çok iyi karşıladı yemekler,hediyeler verdi ve onları gezdirdi.Thomas değişti orada değişti.Mahalledeki herkes Thomas gibi ahlaklı,terbiyeli,saygılı,erdemli biri gibi
olmuşlardı.Thomas’ın işi hancılıktı hanı vardı konaklamak isteyenlere oda veriyor elemanlarına yemek yaptırıyordu ve oda temizliyordu.Bir gecelik 10 para idi.Herkes Alman topraklarını daha çok geziyordu.Müşterilerin iyiliği için bu kadar az para koymuştu.Bir gece kalmak isteyen parası olmayan kişileri bedava alıyordu.Saf da değildi yani.İnsanları hal ve hareketlerinden,gözlerinden anlıyordu kimin doğru kimin yalan söylediğini.
                                                                                            29

Aral Thomas’a biraz altın vermişti hanın ihtiyaçları için.Aral ve Rukiye İstanbul’a döndüler.Aral denizcide olmak istiyordu denizcilik zevkli bir işti ama zor yanlarına vardı.Korsanlar,fırtınalı havalar rotayı kaybedip başka bir kıtaya gitmek.Aral deniz ticareti ile uğraşmak istiyordu bunun için eğitim almalıydı.Pirinç satabilirdi.Aklına güzel bir fikir gelmişti bir yere daha pirinç tarlası yapmaya karar vermişlerdi.İşçi tutup tarlayı yaptılar derenin suyunun birazını kestiler yurt içine sattıkları düzenek ile aynı idi.Pirinç ektiler o yetişene kadar denizcilik öğrendi.İlk seferini Fransa’ya yaptılar Fransa’ya pamuk giysiler satıp leziz peynirler getirdiler.Kaptan bir gün kara kara düşünüyordu ne taşısak diye.Aral söze girdi peynir taşıyabiliriz.Peynir mi? Evet koyunlarımız var koyun peyniri yapıp yurt dışına satabiliriz.Bu harika bir fikir peynirleri ne zaman yapacaksın.Şimdi yapacağım hemen koyunları sağıp peynir yapayım dedi.Koyunları sağıp peyniri yaptı,gemiye yüklediler ve yola çıktılar.Kaptan Aral gibi ok atan,güçlü,ahlaklı,terbiyeli,siyah saçlı ve sakallı,orta yaşta bir adamdı.Rota Ruslara  idi yol kısa idi Karadeniz üzerinden gideceklerdi.Rus toprakları çok soğuktu orada sert karasal iklimi görünüyordu.Sibirya bölgesinde toprak kullanılamayacak 
                                                                                       30

kadar soğuk.Toprak donuyor tarım yapılamıyor geçim kaynakları avcılık ve balıkçılık yapılıyordu.En çok avladıkları hayvan ren geyiği idi.Kutup ikliminde yaşayanlarda ren getiği avlıyorlardı.Bu yolculukta başlarına bir şey gelmeden Rus limanına ulaştılar.Peynirleri satıp bir miktar para aldılar.Ardından Ukrayna’lılardan buğday alıp İstanbul’a geldiler.1576 yılı gelmişti hava soğuktu pirinçleri hasat edip gemiye yüklediler.Bunları İspanya limanına götüreceklerdi.Giderken kazasız belasız gittiler ama dönerken 
korsanları gördüler.Kaptan  Aral ve 4 kişiyi korsan gemisine sızıp gemiyi ele geçireceklerdi.Aral ve kaptan topçulara ok atıp öldürdüler.Gözcününde işini bitirdikten sonra bir söz vermişlerdi.Bu görev için ölmeye razılardı.Korsan gemisine ip atıp gemilerine atladılar.Kılıçlarını çekip herkesi öldürmeye başladılar ama bir arkadaşı korsan kaptanla savaşırken şehit oldu.3 kişi ile beraber güçsüz korsanları öldürdüler.Kaptan,yardımcısı ve aşçı kalmıştı.Aral kaptanla savaşıyordu diğer ikisi ise yardımcı kaptan ve aşçı ile savaşıyorlardı.Aşçı öldü bir arkadaşı daha şehit oldu.Aral ve korsan kaptan geminin denize yakın yerindeydi korsan Aral’ı denize düşürecekken Aral kenara çekildi ve korsan 
kaptan suya düşüp boğuldu.Son arkadaşına yardıma gitti ve yardımcı kaptanı öldürdüler.Cesetleri denize atıp işaret fişeği ile yerlerini belirttiler.Gemiyi gezmeye başladılar 
                                                                                    31

kaptan köşkü baya büyüktü bir tane anahtar buldular,sonra ambarı buldular burada meyve sandıkları,bakliyat,et ve su vardı.Sonra kapısı kilitli bir oda buldular buldukları anahtar o kapıyı açtılar ve ne görsünler bir sürü masum denizci bir tanesine sordular burada ne işleri olduğunu o da anlatmaya başladı.Biz kömür taşıyan bir gemideydik korsanlar birden gemiye geldiler bir kaç arkadaşımızı öldürüp cesetlerini denize attılar.Kaptanı vuracakken bir arkadaşımız önüne atladı sonra kaptanıda bizide gemiye hapsedip köle pazarına satacaklardı ama siz olmasaydınız bilmem kimin kölesi olurduk.Siz nerelisiniz dedi Aral.Biz Rus denizcileriz dedi.Kaptan nerede diye sordu Aral.Kaptanları seslendi buradayım diye.Aral hepsini oradan kurtardı ve o sırada kendi tayfası gelmişti Kaptan sordu bunlar kim diye sordu sonrada tayfadakilere yükleri taşıma emri verdi.Rus mürettebat herşeyi anlattı Kaptan bunlarıda gemiye alalım dedi ve herkes gemiye bindi,korsanların gemilerine barut döktüler gemileri hareketlenince Aral son kalan okun ucunu yaktı ve barutlu yere nişan aldılar ve gümm!!! Gemi patladı.Eus denizcilere yemek hazırladılar Rus topraklarına gidene kadar onlara iyi baktılar.Rus topraklarına vardıklarında gemiden inip yeni gemi satın almaya gittiler.Aral ve tayfasıda İstanbul’a vardılar biraz dinlenmek için izin istediler Aral hemen eve gitti Evde onu harika bir şekilde karşıladılar Aral başından geçen
  
                                                                                       32

herşeyi anlattı Mahmut ve Rukiye baya şaşırmıştı.Bugün dinlendiler ertesi sabah Aral’ın çocuğu olacaktı sabah oldu çocuğu doğdu adını Osman koydular.Aral bey bunun için 10 koyun kesmişti etlerini herkese dağıttılar yünleri ile battaniye ve yorgan yapıp gemiye yükleyeceklerdi.Kaptan ve diğer tayfalara ne yükleceklerini söyledi ve hepsini yüklediler.İngiltere’ye götüreceklerdi.Kaptan gemiyi sürmeye başladı.Akdenizden çıkıp Pasifik okyanusuna girdiler.İngiltere’ye vardıklarında yükleri boşalttılar İngiltere’yi gezmek istemeden geri döndüler.İstanbul’a varınca ilk iş bir oyuncakçı bulup  çocuğu için oyuncak almaktı.Bir oyuncakçı buldu araba,peluş oyuncak ve oyuncak bir at aldı.Hemen eve gidip sürprizini yaptı.Rukiye bu sürprizi görünce çok mutlu oldu.Osman biraz büyüyünce oynayabilirdi.Mahmutla beraber yabani ot toplayıp çay yapacaklardı.Biraz ötedeki ormanda bir ıhlamur ağacından ıhlamur toplayıp çay yapacaklardı.Aral ve Mahmut sepet sepet ıhlamur topladılar.Bu akşam kaptanı eve çağıracktı onun için sütlaç yapacaktı.Bunun için önce pirinç toplamalı ve koyunlardan süt sağıp sütlacı hazırlayacaklardı.Pirinç topladılar,süt sağdılar sütlacı hazırladılar.Ihlamuru Aral kaynattı.Kaptan eve gelmişti hediye olarak bir sürahi ve bardak takımı getirmişti.Hep birlikte oturdular konuştular oyun oynadılar.Gün bitmişti Aral kaptana bal yükleyeceğiz dedi.Kaptan kabul etti ertesi gün balları hasat ettiler
                                                                                    33

ertesi sabah saat 07.00’de balları limana getirdi.Bu seferki yolculuk Hamburg’a Kaptan gemiyi kullanmaya başladı kazasız belasız gittiler balları sattılar ardından Amerika kıtasındaki İspanyol imparatorluğuna gideceklerdi.Giderken 2 kez korsan saldırısına uğradılar ilki şöyleydi.Küçük amatör korsanlardı kaptan bunları önceden sezip tuzak kurmuşlardı.Güverteyi boş bırakıp korsanların gelmesini bekleyeceklerdi.Plan tıkırında işliyordu korsanlar güverteye bir bir geldiler ama bir bir öldüler.Kaptan okun ucunu yakıp korsan gemisindeki barut fıçısına nişan aldı ve gümm!!! geminin dümeni parçalanmıştı ve güverte param parçaydı Aral korsan gemisine atlayıp korsan kaptanı esir aldılar.Diğer korsanlardan bazılarını esir aldılar bazılarını öldürdüler.Esir korsanları güney Amerika’ya varınca kahve ve kakao çiftliklerine sattılar.Oradanda ananas adındaki meyveyi öğrendiler.Meyve biraz ekşiydi Osmanlı’da da yetişirdi.Saksıda yetiştirmeyide öğrendiler.Gemiyi ananasla doldurup Osmanlı’ya gidecekken bir korsan saldırısına daha uğradılar bu korsanlar yeteneklilerdi hemen gemiye atlayıp bir kaç denizciyi öldürdüler.Aral ve kaptan okla bir kaç korsan ve korsan kaptanı öldürdüler.Cesetleri kendi gemilerinde tutmaya karar verdiler.Korsanları esir alıp Afrika’ya köle olarak sattılar.Korsan gemisini kendi gemilerine bağladılar hazineleri aralarında paylaştılar yiyecekleri eve götürdüler.Ananasları pazar alanlarına sattılar. 
                                                                                  34

Cesetleri İstanbul’a gömdüler ölen arkadaşları için Fatiha okudular.Aral eve biraz ananas getirmişti Rukiye ve Mahmut’a başından geçen her şeyi anlattı.Mahmut dediki - Hiç şaşırmadım çılgın gibisin abi başına gelmeyen olay kalmadı 
-Öyle ben çılgınım,gezginim başıma her şey geliyor 
-sıradaki rota nereye
-Hint topraklarına İngiliz’lerin toprakları yani 
-oradan da biraz baharat ya da meyve getir
-olur elbette getiririm ama şimdi bir kitap satın almaya gideceğim.

Aral coğrafya ile ilgili bir kitap aldı orada değişik iklimler,meyveler bunun gibi şeyler vardı.Aral bir sonraki yolculuğu oraya yapacaktı.Ama önce eğlenmek istiyordu.
Hep beraber önce yerebatan sarnıcı 532 yılında imparator justiniaus tarafından yaptırılmıştır.Bu sarnıcın yapılma amacı
şehrin su ihtiyacını karşılamak için yapılmıştır.Ardından top-
kapı sarayında bazı kutsal emanetler vardı.Bunlardan bazıları Hz.Muhammed’in sakalı,Hz.Muhammed’in kılıç kabzası,Hz.Fatıma’nın gömleği,Hz.Ali’nın kılıcı,Hz.Ali’nin sarığı gibi şeyler vardır.Aral baya şaşırmıştı bunlar Osmanlı’ya nasıl getirmişti ? Aral rehbere sordu rehberde cevabı verdi.Bunlar Yavuz sultan Selim tarafından Topkapı sarayına getirildi dedi.Müzeyi biraz daha gezdiler ardından tekrar yola koyuldular.Rumeli hisarına gittiler.Rumeli hisarı baya büyüktü oradansa şehrin manzarası görünüyordu.Atlara binip tekrar eve gittiler.Bu sefer pirinç yükleyip Hatay’a gidecekti.Gemiyi hazırladılar,yüklediler yola koyuldular.
                                                                                  35

Bu yolculukta pek bir şey olmadı ardından Ruslara pirinç götüreceklerdi.Tarlanın hepsini hasat edip 3 sefer gel-git yaptılar.Yinede bayağı bir para kazanmışlardı.O gün dinlenip ertesi sabah Hint topraklarına gittiler.Yolda fırtınaya yakalandılar az daha gemileri alabora oluyordu.Hint topraklarına vardılar Hemen mango adı verilen meyveleri aldılar birazda ev için aldılar.İstanbul’a götürdüler bayağı bir para kazandılar.Aral bir sandık ve 2 küp altın alıp değerli madenleri satın alıp işleyip satacaklardı.Hemen bakır alıp işleyip Avrupa’ya doğru yola çıktılar.3 gemi dolusu bakır çıkmıştı.İlki Fransa ikinci İtalya Üçüncü İspanya’ya idi.Akşam olmuştu eve gittiler Mahmut Aral’ı merak etmişti.
-Nerede kaldın
-3 sefer gemiyle yük yükleyip boşalttık
-nerelere boşalttınız
-ilki yakın diye İtalya ikinci Fransa üçüncüde ona yakın diye
İspanya
-baya uzaklara gitmişsin
-hiç deme şu an biraz kitap okumak istiyorum 
-tamam oku
Aral ertesi gün gemi ile beraber Hint topraklarından baharat 
getirmeye karar vermişlerdi.Bunun için baharat yolunu kullandılar.Çeşit çeşit baharat aldılar. 2 sandık altına bir gemi dolusu baharat vermişlerdi.İstanbul’a vardıklarında Aral Rukiye’ye biraz baharat verip tatlı yapalım dedi.Rukiye ve Aral tatlı yaptılar,Mahmut tavşan yahnisi yapmıştı.Bu akşam kaptan’ı eve davet ettiler.Yiyip içip biraz konuştular.Kaptan
                                                                                         36
 
diyordu
-Aral çok iyi onun bilgisi sayesinde hem korsanlardan kurtul-
uyoruz hemde yeni yerler keşfediyor ve o yerlere gidiyoruz
-Evet öyleyimdir edebiyata ilgim var 
-onun sayesinde durumumuz her geçen gün daha iyi oluyor 
-eee bizde az harami yok etmedik
-haramimi yok ettin
-evet
-bir gün deve alıp kara ticareti ile uğraşalım merak ettim 
-sen hiç merak etme ben sana öğretirim
-yarın hayvan pazarına gidip deve alalım
- 30 iyimi
-iyi iyi
-bu sefer yarısını ben ödeyeceğim Aral 
-anlaştık o zaman 
Sabah olur tüm mürettebat bu sefer kervan olur ve biraz şehir gezmeye başlarlar.Öncelikle Mekke’ye kabe’ye gittiler ibadetlerini yaptılar ardından oradan Mekke hurmaları aldılar.İlk yolları Kahire’ye düşmüştü.Kahire’de hurmaları sattılar ardından piramitleri gezdiler.Piramitler bir çok tarihçi ve arkeolog tarafından araştırılır.Piramitlerdeki taşların bir tanesinin ağırlığı  ortalama 1 ton.Bu o zaman ki işçilere işkence demektir.O zamanın teknolojileri de gelişmiş olabilir Mısır’ın en gizemli yapıları piramitleridir.Bu piramitlerde
kral mezarları var ama her bir oda gittikçe daralıyor hatta bazılarının sırrı bile çözülemedi.
                                                                                      37

Kahire’den mısır alıp Maraş’a doğru ilerlemeye başladılar.
Maraş’ın biberi meşhurdur hem pul hemde salçalık biberi.
Maraş’ta mısırları sattılar.Aslında Maraş’ta da mısır yetişiyor ama yinede sattılar oradan 15 deve pul,15 devede 
biber salçası aldılar.Bunları İstanbul’a satacaklardı biraz para kazanırlardı.Bu yolculuk Bağdat’a idi Maraş üzerinden geçip 
oradan Bağdat’a gidecekti.Oranın meşhur Bağdat hurmasından getireceklerdi.Ama önce Maraş’tan kabak
alacaklardı.Maraş’tan çıkıp Bağdat yoluna doğru yola çıkmışlardı bir kaç saat sonra Bağdat’a vardılar.Bağdat’ın sıcak çöllerinden geçerken birden at sesleri duydular adamlar bu sıcak çölde nasıl ata biniyorlardı (neyse konumuz o değil)
Adamlar Moğol haramilerdi bazıları kılıçlarını çekip adamları
öldürdüler ama Moğollar kervandaki 6 kişiyi öldürmüşlerdi ama kervanda 4 Moğol öldürdü yinede yetersizdi kabakları arabalara yüklediler develeri kestiler bir arabada etleri kurumasın için güneşe koydular,kervanı esir almışlardı.Onları ayrı bir arabaya koydular 1 saat gittikten sonra deve etlerini getirdiler gözlerinin önünde yediler, yerken aralarında şu diyalog geçmişti.
-Hahaha bakın develerinizin eti
-seni varya neden develeri kestiniz 
-bu seni ilgilendirmez 
-beni ilgilendirir asıl 
                                                                                             38

-sen nerelisin 
 -İstanbul’luyum
  -bana pek Istanbul’luymuşsun gibi gelmiyor sen Moğol’dan
  dönme sin demi? 
-Bu seni ilgilendirmez sende çete lideri misin 
-Aynen öyle neyse biz kalkalım artık,bir kişi nöbet tutsun dedi.Aral çete lideri gittikten sonra bayılıyor taklidi yaptı.Plan işe yaramıştı nöbetçi Aral’a yaklaşınca ona kafa atarak bayılttı.Bıçağı yere düşmüştü Aral bıçakla ayağı ile ayağındaki bir zinciri söktü sonra diğer ayağındakini söktü ardından sağ eline öyle bir güç uyguladı ki sağ elindeki zincir de koptu.Sonra sağ eli ile sol elinin zincirini söktü.Diğerlerinide kurtardı ama araba sürenlerin ruhu bile duymamıştı Aral haraminin kıyafetini giyip ona beyaz bir örtü geçirip arabadan attı.Harami kılığında arabacının işini bitirdi ardından kılıçlarını alıp diğer arabaya gidip kendi kılıçlarını aldılar sonra harami şefini esir aldılar ve birkaç haramide esir aldılar kabaklı arabaları ve boş arabaları alıp Bağdat’a doğru yola çıktılar.Harami şefi ve diğer haramileri bir göle attılar onları kaderine terk ettiler.Kabakları satıp Bağdat hurması alıp İstanbul’a doğru yola çıktılar.Yolda deve etide yediler tadı fena değildi.İstanbul’a varınca Hurmaları sattılar ama yine bir harami çetesini çökertmişlerdi.Aral başından geçen                                                                    39

herşeyi anlattılar Mahmut dediki 
-Dostum sen çılgın adamsın sana çılgın adam demeliyiz dedi.
-Aynen öyle Mahmut Bey neyse hep beraber kitap okuyalım ne dersin Rukiye
-Olur 
-Osman’a masal okurum ben siz istediğiniz kitabı okuyun dedi.Aral Osman’a masal okuyup uyuttu ardından coğrafya kitabını okumaya başladı bitirdiğinde saat gece 00.00 idi.Aral Mahmut’a yarın Afrika’ya kakao almaya gitsem mi diye sordu? 
-Dostum Afrika çok büyük ve çok sıcak başka zaman git bence.Doğru söylüyorsun aslında yarın zaten harami avına çıkacağız. Harami avıda haramileri yakalayıp onları köle olarak satacağız daha doğrusu biz kullanacağız.Mahmut bu fikri beğendiğini söyledi eee sürekli haramilermi masumları köle olarak kullanacak bu seferde masumlar kötülere cezalarını verecekti.Çevrede harami kalmamıştı artık neredeyse hepsi bitmişti Aral sayesinde çevrede harami diye bir şey kalmamıştı.                                                      40
 
Sabah olduğunda Çin yolunda bir harami çetesi gördüler hemen esir aldılar eşyaları,altınları ve atları Osmanlı Askeriyesine bağışlayacaklardı.Haramileri önce bir komşunun çitine bağladılar ev sahibine bir kırbaç verip çit sürdürdü.Aral ve kaptanda atları,hazineleri,eşyaları bağışladılar.Bazı haramileride   madenlere sattılar.Haramilerin bazıları homurdanıyor ev sahibi kırbaçlıyordu.
-Bana bak işini düzgün yap yoksa başından aşağı pekmez dökerim.
-Tamam tamam işimi düzgün yapacağım 
-güzel şimdi git pamuk tarlamda çalış 
Harami şeflerinide kendi pirinç tarlalarında çalıştırdılar ve Aral harami şefinin kafasındaki sarığı alıp kendine taktı.
Bana bak sen diğerlerinden daha şanslısın sen istediğin zaman serinlersin istediğin zaman şu kaynaktan su içebilirsin dedi.
Yıl 1577 haramileri padişaha götürüp zindana attılar.Aral bu 
sefer Çin’e gideceklerdi.
                                                                                          41

Aral okudukları kitaplara göre orada bir tane büyük usta varmış.O ustayı yenen bir kişi bile olmamış çünkü her bir kademede ninjalar var ve ninjalar hep birer birer artıyor ve büyük ustaya ulaşanlar ise usta tarafından ölüyordu.Aral önce hayvan pazarından biraz deve aldı.Kendi atlarınıda aldı ve hemen Çin’e gitti.Kaptanda oradaydı Çin’e vardıklarında oradaki insanlara büyük ustanın yerini sordular onlarda Tibet
dedi.Tibet platosunda bir yerde olmalıydı.Sonunda orayı buldular deve ve atları bir yere koydular ve hemen büyük ustayı bulmak için aşamalara geçtiler.Ninjaların hepsini teker teker işlerini bitirdiler ve sonra büyük ustanın yanına geldiler 
büyük usta hemen atladı ama kervanda çalışan aşçı kılıcını çekip yüzüne doğru savururken ayağına geldi ve hemen yere yığıldı.Sonra bu ayağı ve bedeni alıp imparatora götürdüler imparator 3 dileklerini  yerine getireceklerini söyledi ilk dilekleri esir Türk askerlerini kurtarmak 2.Hanedanlığın ve halktaki altınların 2/75’ini istedi 3.dilekleri hanedanlıktaki tüm silahlara el koymaktı.Bunları imparatora söylediler ve imparator kabul etti.Hem esirler kurtuldu hem Osmanlı zengin oldu hemde Çin zayıfladı.Allah bilir hangi topraklar bağımsızlıklarını alacak hangi imparatorluklar ele geçirecekti 
bunu ancak Allah bilirdi.Aral Osmanlı’ya varınca tüm altınları verdi ülke zengin oldu hem kılıçları alıp daha az maden kazılacaktı hemde tarih boyunca düşmanları olan Çin zayıfladı.                                                                             42 

Aral evsizler vakfına 3 sandık altın bağışladı.Ayrıca fazla deve etlerinide oraya bağışladı.Mahallede bir yarışma olacaktı.Yarışmada 1.ye istediği bir kurbanlık hayvan 2.ye tiftik keçisi 3.ye kurbanlık koyun vardı.Aral hemen bu yarışmaya kaydını yaptırdı yarışmalar 1 hafta sonra başlıyacaktı.Aral kurbanda tiftik keçisi kesmek istiyordu kurban bayramına 7 ay vardı.Aral’da bu zamana kadar keçiyi besler daha fazla alır onlarıda keserdi.Ama evde 200 kg deve eti vardı onlara 50 kg yeterdi o yüzden kalan 150 kg’yi dağıttı.Kaptan artık denizlere dönüyordu Aral’dan yüklemesi 
 için bal istedi.Aral’ın 2 gemi dolusu balı çıkmıştı,kaptan artık 2 sefer yapar satardı.Aral Rukiye’yi gezdirecekti hemde                                                                         
Çin’e götürecekti.Atlara binip Çin’e doğru yola çıktılar.İlk yasak şehire vardılar.Burası çok büyüktü belkide dünyanın en büyük sarayı buradaydı.Yasak şehir ismini daha sonralarda 
alacaktı.Burası 200.000 işçi ile yapıldı en ônemli salonun direkleri güney Çin’deki ormanlarda bulunan her mevsim yeşil olan phobe zhennon  ağacından yapıldı.Rukiye saray ne kadar büyük değil mi? Aynen öyle Osman’ın ne güzel hatırası oldu ama hatırlar mı bilmiyorum?Biz anlatırız neyse gezmeye
başlayalım.Gezdiler gördüler oradanda yemek yemeye gittiler.Yemeği sokakta yemeye karar verdiler ama her yerde kara Fatma,çekirge şişlemişlerdi.Rukiye ben daha önce burada yemek yedim her yerde böcek yiyorlar çok iğrenç.
Aynen öyle neyse senin bildiğin bir lokanta var mı?
Var şurada bir lokanta var gidelim.İçeri girirler Rukiye menüye bakar.Bir tane noodle adı verilen bir makarna söyler
Osman’a da bir noodle söyler.Aral Çin mantısı istedi.Yemekler geldi yemeği çok beğendiler Rukiye dediki
Aral bence yola çıkalım.
Tamam biraz süs eşyası alayım da Osmanlı’da satarım.
                                                                                            43


Biraz süs eşyası alıp 10 saat Sonra Kars’a vardılar.Geceyi kervansarayda geçireceklerdi.Kahvaltıyı orada yapıp 8 saat sonra İstanbul’a vardılar.Mahmut onları bekliyordu onlara sütlaç yapmıştı.Aral başından geçen herşeyi anlattı yarında süs eşyalarını satacağını söyledi.Ertesi sabah süs eşyalarını sattı.Biraz para kazandı Aral eve geldiğinde dediki.Mahmut ben artık kılıçtan savaştan sıkıldım ağız tadıyla bir gezemiyorum.Haklısın hiç harami olmasa ne güzel olur demeden haramileri gördü.Bazı insanları öldürmüşlerdi Aral ve Mahmut okları alıp ok attılar bir çok harami öldü Mahmut kılıcını çekti ve harami şefi ile savaşmaya başladı Aral diğer haramiler ile savaşmaya başladı hepsini kılıçtan geçirdi.Aral Mahmut’a yardıma gitti ama harami şefi çokta kılıç kullanıyordu Harami şefi Mahmut’un kılıcını düşürüp 
kılıcını saplayacakken Ara bıçağını harami şefine attı ve kalbine saplandı.Aral Mahmut’u kurtarmıştı.Yarışmaların 
olduğu gün geldi.Yarışmada parkur vardı yarışma başladı Aral 2.oldu zaten keçi kesmek istiyordu 1.olan kişi inek istiyordu 3.olan zaten koyun istiyordu.Aral bir kaç tane daha tiftik keçisi aldılar.Bunların derilerini satar ceket yaptırırdı.
4 keçi daha aldı bunları çiftleştirdi hem et hemde derileri olacaktı gayet mantıklı idi.
                                                                                       44
Keçileri otlağa çılardılar keçilerin karnı doyar sütleri olur onlarla yavrular büyür.Aral bu keçileri derisi için besliyordu zaten onun derisi güzel olurdu.Karşıdaki tepede muhtarı 
görmüştü.Aral zaten o adamı hiç sevmiyordu köye bir yatırım bile yapmadı sürekli köye harami basıyordu zaten ve devriyeyi gezen askerler bir daha gelmiyordu.Bu işin içinde bir iş var muhtar ne yapıyorda böyle şeyler oluyordu.En iyisi
onu takip etmekti.Bunun için Mahmut’u çağırdı keçileri ahıra koydu ve anlatmaya başladı.Mahmut bak bu adam başımıza dert açıyor sürekli köye harami çağırıyor devriyeyi gezen askerler bir daha geri dönmüyor ayrıca köye hiç yatırım yapmıyor,halkın sorunlarını görmezden geliyor sencede bu
işin içinde bir iş yok mu? Haklısın aslında sen bu köye gelmeden öncede bu böyle idi bu adamı ben takip edeceğim 
bir tane harami kıyafeti giyip aralarına sızacağım.Bir an önce 
plana başlamalıyız.Aral mutfağa gidip balları görünce-aaa ben kaptana başka bir ülkede satması için bal verecektim.Mahmut yanıma gelir misin? Efendim -şu balları atlara yükler misin limana götüreceğim der.Tamam yardım edeyim hadi başlayalım.Arabayı hazırlarlayıp balları yükleyip
limana götürdüler.Orada kaptanı gördü kaptan bende sana bal
getirdim.Teşekkür ederim bu seferde inşallah kazasız belasız 
                                                                                     45

gider geliriz.İnşallah inşallah merak ediyorumda bu sefer nereye.Mısır’a gidiyorum oradanda un getiririm.İyi bari bende Mahmut ile birlikte muhtarın ne işler çevirdiğini öğreneceğiz.Mahmut Bey Muhtarın ne iş yaptığını anlar hadi kal sağlıcakla.Sende görüşürüz.Aral Mahmut Bey ile beraber muhtarı araştırmaya başladılar.Önce bir hipotez düşündüler 
bu muhtar haramilerle iş birliği yapıyor olabilir mi Mahmut ?
Katılıyorum öyle olmasaydı sürekli köye bir harami baskını olmazdı.Aynen öyle senin bir tane harami kıyafetin vardı kılık değiştirip Aralarına sız .Harika  bir fikir beni kendilerinden sanacaklar o zaman görev başlasın.Mahmut harami kılığına girip muhtarı takip etti.Muhtar bir harami ile konuşuyordu Mahmut onu dinliyordu konuşmada şunlar geçiyordu;Bu akşam yine köye girin insanların işini sessizce bitir ve eşyalarını çal demeden konuştuğu haraminin kalbine bıçak saplandı.Muhtar etrafta kimseyi göremeyince korkup kaçtı.Mahmut muhtarı sessizce takip etti.Muhtar bir tane hiçl-
iğin ortasında bir saray ve zengin bir köy gördü.Burası harami köyü olmalıydı kaybolan askerler zindanda ya da 
                                                                                             46
beynini yıkamış olmalılardı.Sonuçta bu köye harami olanlar giriyordu yani Mahmut’ta sözde bir haramiydi.Mahmut o büyük saraya girdi.Oranın zindanlarını buldu evet devriyeyi gezen askerler oradalardı.Mahmut oranın kapıdaki nöbetçiyi
halledip anahtarları aldı.Sırayla tüm Askerlerin kapılarını açtı 
ve silahlarını verdi.Onlara başlarından neler geçtiğini sordu.
Askerin biri anlatmaya başladı.Abi muhtar bize haramiler var
devriyeyi gezin diye gönderdi.Sonra bir adam kürekle bize vurdu sonra bizi bu zindana getirdi.Merak etme size yardım edeceğim arkadaşım Aral’ı ve bir kaç asker daha çağırırım.
Bu adamlara dikkat edin ona göre.Sen merak etme dur bir ses geliyor dedi Mahmut.Gelen 3 haramiydi Mahmut onları tuzağa düşürüp öldürdü.Kıyafetlerini çıkarıp o konuştuğu askere ve 2 arkadaşına daha verdi.Onları kurtardı cesetleride 
hücrelere koyup kilitledi.Mahmut ile beraber kendi köylerine gittiler.Askerleri evlerine yollayıp kendi evine gitti.Aral ve 
Rukiye’yi gördü.Onlara başından geçen herşeyi anlattı.Aral ile beraber yemek yapmaya başladılar.Aral’da dediki.Dostum 
senin yaptığında bir çılgınlık ama iyi bir şey yapmışsın.Öyle bir kaç gün sonra onları kurtaramaya gideceğiz ona göre.
                                                                                   47

Anlaştık ama muhtarı yakalayıp cezasınıda keselim.Öyle 
yapacağız zaten o muhtarın cezasını demircide verelim.Nasıl  yani.Kılıcı orada ısıtalım çünkü demir eritmeye yarayan kömür evlerde kullandığımız kömürden daha güçlü sonrada ona saplayalım.Dostum sende abartma istersen bu kadarda 
acımasız olamazsın.Ben iyi olduğum kadarda acımasızım da
o muhtar denilen şahısı şimdi yakalayalım.Tamam dedi Aral.
Neyseki muhtar harami köyüne gidiyordu Aral başına kürek indirip muhtarı bayılttı.Ellerini ve ağzını bağlayıp demirci 
atölyesine götürdüler.Demirci Hasan’a kılıcı ısıtmasını istedi.
Hasan 20 dakika kılıcı ısıttı.Muhtarda ayılmıştı zaten.Muhtar
neler oluyor dedi.Hasan sıcak kılıcı ocaktan çıkarınca herşeyi anladı.Aral muhtara son sözlerini söyle dedi.Muhtarda şunları dedi;Benim ne yaptığımı asla çözemezsiniz demeden demirci 
Hasan kılıcı göğsünden beline kadar saplayıp indirdi.Muhtarın bir çok organı parçalandı.Ama böbrek damarları parçalandığı için boşta kaldı.Böbrekleri söküp bir yaşlı amcaya vereceklerdi.Aral adamın kalbininde zayıf olduğunu söyleyip bir harami öldüreceğini söyledi.Aral hemen bir tane harami görüp karnından vurdu.
                                                                                  48

Aral bıçağını çıkarıp adamın kalbini söktü.Hemen şifahane ye 
gittiler.O yaşlı adamda oradaydı.Adamın kalbini ve böbreklerini söküp yenilerini taktı.Adamın damarlarınında gençliğindeki gibi damarları olmasını sağlayacaktı.Şifacı adama çok hareket etmesini söyledi.Adam gençleştiğini söyledi artık savaşa katılabilir,yokuş çıkabilirdi.70 yaşındaki adam artık 140 yaşında ölebilirdi.Adam onlara çok teşekkür etti ve borcunu ödeyemeyeceğini söyledi.Aral ve Mahmut birkaç asker ve kılıç toplayıp harami köyüne baskın verdi.
Harami köyü 10 dakikada yıkıldı.Artık köyün bir muhtarı yoktu bunun için seçim yapılacaktı.Seçimi Aral kazandı zaten yarın kurban bayramı idi Aral keçi kesip tüm mahallenin karnını doyururdu.Ertesi gün kurban bayramı idi Aral ve Mahmut keçileri kestiler.Onların derilerini alıdılar ayrıca komşuların kestiği hayvanların derilerinide aldı.Bunları deri 
üretim tesislerine gönderdiler.Karşılığında biraz para aldılar.Etlerin birazını evsiz vakfına ve kurban kesemeyen insanlara verdiler.Aral pirinç tarlalarından pirinç aldı,koyunlardan süt,et aldı.Bunlarla akşam sütlaç,kavurma,ayran dağıtacaktı.Bu akşam kaptanı ve diğer 
                                                                                     49
Akşam olduğunda Thomas’ta oradaydı.Aral Thomas’a neden 
buradasın diye sordu bilmiyormuş gibi.Thomas’ta muhtar 
olmuşsun hayırlı olsun demek için geldim,bu gece sizde kalır 
yarın akşam yola çıkarım.Olur sende yemeğini al ve ye.Aral çok iyi bir muhtardı.Halkın istek ve ihtiyaçlarını karşılıyordu.
Yıl 1578 Mahalleli Aral’ı çok seviyordu hep halkın iyiliğini düşünüyordu.Hatta bunun için eğlence bile düzenliyordu.Çocuklara meyve ve oyuncak dağıtıyordu.Sürekli hayır yapıyordu.Aral yakaladığı haramileri merak etmişti,onlar ölümü,dirimi merak ediyordu.
Birisini ev sahibi bir yere asıp başından aşağı pekmez dökmüştü,birisi onları barutlu odada havaya uçurmuştu,birinin kellesini kesip pekmeze bandırmışlardı.
Onlar masumların kolunu kesiyor,ayağını kesiyordu.Onlar bunu hak etmişlerdi.Aral bu seferde bir korsan gemisi 
haklamaya karar vermişlerdi.Korsanların birazını öldürüp 
birazını köle olarak kullanacaklardı.Bu fikri çok beğendiler.Hemen kaptanın yanına gidip planı anlattı.Kaptan
bu fikre bayıldı böylece denizler bir korsan kaybedecekti.
                                                                                    50

Biraz asker çağırdılar ve gemiye bindiler.Pasifik okyanusuna
geldiklerinde kömür taşıyan bir gemi yardım istiyordu.İşte 
fırsat bu fırsat hem adamlara yardım edecekler hemde Osmanlı’ya köle götürecekler.Aral ve kaptan ok atmaya başlayınca herkes Aral’ın gemisine saldırmaya başladılar.
Kömür gemisinden de yardım geliyordu.Böylece korsanlar çöktü.Gemide çalışan aşçı korsan kaptana bir yumruk attı ki
korsan kaptan bayıldı.Birkaç korsanı daha alıp kendi gemilerine götürdüler.Korsan gemisindeki erzakları kömür 
gemisine verdiler ama altınları paylaştılar.Korsan gemisine barut döktüler ve birazda kömür attılar sonra iki gemi biraz uzaklaştıktan sonra kaptan okun ucunu yakıp gemiye nişan 
aldı ve gemi patlayıp okyanusun dibine çöktü.Korsan kaptan
ağlamaya başladı.Gemimi yaktınız diye ağladı.Kaptanda onun şapkasını alıp yaktı.Tüm korsanların ayakkabılarını ve
çoraplarını çıkartıp öylece beklettiler.Korsankardan biri çakısı ile ipi yırtmaya çalışırken Aral o çakıyı alıp adamın
korsanın gözüne sapladı ve gemiden attı.Korsan kaptan bayağı sinirlenmişti.Kaptana tükürmeye ve küfür yağdırmaya başladı.Aşçı geldi dediki.Seni bir kez bayılttım bir kere daha
bayıltırım.Korsan kaptan nasıl ayıldı ? Derseniz şöyle:
Gemiye bindirdiklerinde onu bağlayıp başından aşağı su döküp ayılttılar.Her neyse konumuz o değil.Aşçı kafa atarak korsan kaptanı bayılttı.
                                                                                     51

İstanbul’a vardıklarında korsanları köle olarak verdiler.Korsan kaptan kendilerinin kölesi diğerleri komşuların.Bir kaç hafta sonra korsan kaptanı meydana asıp üzerine pekmez döktüler.2 saat sonra adamın sadece kemikleri kalmıştı.Aral artık sadece bir tüccar değil ayrıca bir
muhtardı.Aral’ın canı sıkılmıştı biraz deve alıp Afgan’lara 
bal götürecekti.Bir kaç asker ve birkaç tüccar alıp kervan 
oluşturdu.Afganlara balları sattı.Geri dönerken kendilerinden 3 kat büyük bir harami çetesi vardı.Bu sefer bu çete develere
binmişti.Aral ve diğerlerini esir alıp onları Ötüken’e götürdü.
Ötüken dağlarında kerpiç bir eve girdiler.Bu ev Aral’a tanıdık
geldi.Şimdi hatırladı bu ev eski evi,kendi terk edince haramiler basmış olmalıydı.Onları darağacına asıp altlarına 
ateş yaktılar onlara işkence ettiler.Bir kişi işkence sırasında kurtuldu ve kaçtı.Kaçan kişi oradaki nöbetçinin kılıcını alıp
boynunu kesti.Adam oradan kaçmıştı,hemen bir deveye binip
İstanbul’a doğru yola çıktı.Tamda Aral’ın evinin önünden geçerken Mahmut onu gördü ve ona seslendi.Aral’ın nerede olduğunu sordu.Adamda başından geçen herşeyi anlattı.Mahmut kaptan ve diğerlerini toplayıp hemen Ötüken’e doğru yola çıktılar.Yanlarına fazladan kılıç alıp 
diğerlerinin de kendini savunması içindi.Aral’ın eski evini 
gördüler.Hemen nöbetçilerin işini halledip plan yaptılar.
                                                                                  52

Plan şuydu (Önce Aral ve diğerlerini kurtaracağız okla bir 
kaç kişi daha öldürüp Aral ve diğerlerine kılıç verip savaşacağız)plan böyleydi.Planı uyguladılar Aral ve diğerlerini kurtardılar.Hemen yiyecek verip develere bindiler.
Aral ve diğerleri çok kötü kokuyorlardı.İstanbul’a varınca ilk iş hamama gitmek olacaktı.İstanbul’a vardılar.Hemen kıyafet
alıp hamama gittiler.Ardından eve gittiler.Aral bu sefer Yemen’e gitmeyi planlıyordu.Orada kahve çekirdekleri 
yetişiyordu.Hem ihracat yapar hemde kahve yapardı.Bir
kere gitti birdaha gitti.1578 yılında hep Yemen’e gittiler.
Yıl 1579 Bir kere daha Yemen’e gidecekti ama 2000 kişilik
bir harami çetesi gördüler.Yemen yolu üzerinde harami 
gördüler.Hepsini kılıçtan geçirip yok ettiler.Aral kahve alıp 
onları Maraş’a götürdü.Oradanda pul biber alıp İstanbul’a
götürdü.Aral pul biberlerin birazını kendine getirmişti.
Eve gelince direk kitap okumaya başlamıştı.Ötüken’de yaşarken kitap nedir onu bile bilmiyordu.Türk olmak güzeldi 
hem kültürlü hemde terbiyeli biri oldu.Aral’ın okuduğu kitapta kutuplardan ve orada yaşayan insanlardan bahsediyordu.Mahmut’a oraya gitmek istediğini söyledi.
Mahmut bu teklifi kabul etti ve yünlü kıyafetler ve orada 
yaşayan insanlar için biraz çay,pirinç,tencere,çaydanlık 
götürecekti.Gemiye binip (Şu an ki Grönland’e gideceklerdi)
                                                                                53

Kutuplara vardıklarında bir tane köy gördüler.Köydeki evler
buzdan veya balina kemiğinden yapılmıştı.Mahmut nasıl 
balina avladıklarını merak ediyordu.Bir tane adam konuşmalarına kulak misafiri oldu.Merhaba dedi.Adam Türkçe biliyor olmalıydı.Ona adını sordular.Adam Andrew 
dedi.Bizi evinize götürür müsünüz dedi Mahmut.İglo diyecektin herhalde.İglo mu ? Evet biz buzdan evlere iglo 
deriz.Buyurun geçin size yemek hazırlatayım.Andrew karısına balık ve geyik eti yapmasını söyledi.Kutup ikliminde
hava her zaman -0 derecenin altında olduğu için karlar hiç
erimez.Yemekler geldi somon balığı ve ren geyiği eti.Kutuplarda toprak donduğu için bitki örtüsü yok.Ayrıca tarım ve hayvancılık yapılacak bir alan yok.Ren geyikleri karların altında buldukları otları yiyerek besleniyorlar.Geyiklerin derisinden de kıyafet yapıyorlar.
Yemekleri afiyetle yediler.Yemekleri kaç derecede pişirdiklerini sordular.Andrew şaşırdı.Ne pişirmesi biz eti 
terbiyeliyoruz ayrıca biz balina ve fok balığı da avlıyoruz.
Nasıl dedi Aral ? Tuzak kuruyoruz avlıyoruz.Etleri neden çiğ
yiyorsunuz.Yağ için.Yağ mı ? Evet kutuplarda yaşayan insanlar etleri terbiyeletip yerler o terbiyelenmiş etlerde bir 
yağ olur var ya insanı sıcak tutar.
                                                                                 54

Aral ve Mahmut yemek yemeden önce donuyorlardı şimdi 
terliyorlar.Aral hediyeleri Andrew’e verdi.Andrew bu hediyelerin ne olduğunu sordu.Aral bunları tanıttı akşam çay
demlediler sohbet ettiler.Osmanlı’dan bahsettiler Andrew merak etmişti Osmanlı’yı.Aral Andrew’in çocuklarını montların dişini içine giydiğini gördü.Bunun sebebi çok soğuk havalarda ısınmak içindi.Montun dışı daha sıcak olduğu için öyle giyiyorlardı.Birde kızak köpeklerini çekerken gördü.Onları Andrew’e sordu.Andrew cevabını verdi. Kızak Köpekleri ve ren geyiklerinin  gücünden yararlanıyoruz.Siz nasıl at,eşek ve deveden yararlanıyorsanız
bizde bu hayvanlardan yararlanıyoruz.Sizde turşu varmı diye sordu Aral.Tabikide var hemde balık turşusu var ayrıca salatasıda var.Aral ve Mahmut dedi ki.Vay be kutuplarda 
yaşam ne güzelmiş.Aslında o kadarda güzel değil dedi Andrew.Heryer buz gibi sizin Osmanlı ne güzel dedi.Aral 
Andrew’i evine davet etti.Ertesi sabah yola çıktıklarında 
biraz balık turşusu götürdüler.İstanbul’a varınca turşuların
tadına baktılar.Tadı çok güzeldi.2 hafta sonra Andrew geldi 
Osmanlı’yı karış karış gezdi.1580 yılından sonraki maceralar
başka kitapta olacak inşallah bir sonraki kitapta görüşmek üzere.                                                      55

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GeziKolog

Legoland maceram

Efe’nin İstanbul macerası